2 Aralık 2008

BUGÜN DE DOĞANIN DIŞINDAN RESESYON VE DEFLASYON


BURJUVAZİ BİZİ ÇALIŞARAK VE ÂŞIK OLARAK MUTLULUĞU BULABİLECEĞİMİZE İNANDIRDI…

Başlıktaki sözler Alain De Botton’a ait… Elimde, hem de Türkiye’de basılarak dünyaya dağıtımı yapılan “ÇALIŞMANIN MUTLULUĞU VE SIKINTISI” isimli yeni kitabı var… Bugüne kadar tüm kitaplarını sıkılmadan okuduğum yazarlar arasında…
Ama bu kez nedense hiç yapmadığım bir şeyi yapmak istedim…
Yazımı doğa yürüyüşü sonralarına saklar… Doğaya ilişkin ve onun coşkulandırdığı hissiyatımı yazardım… Oysa şu anda öylesine şeylerle doluyum ki…
Duyar gibiyim… Evet… Kriz… Ekonomik Kriz… Günlerdir izliyorum… En başta başımızdakini ve ötekileri…
Sonra güvendiğim… Partinin pusulasını nasıl kaybettiğini… Ya sonra? Güzel Ülkemin nasıl karıştırılmak istendiğini ve sahipsiz… Gösterilmeye çalışıldığını… Mensubu olmaktan her zaman onur duyduğum ve duyacağım… Türk Silahlı Kuvvetlerinin kurgulanan kargaşa içine nasıl çekilmek istendiğini izliyorum… İçine gireceğini de hiç ama hiç düşünmüyorum…
Bu millet dün nasıl birlikte yaşamayı bildi ve Türkiye’m için soyu ve sopuna bakmadan nasıl sayısız şehit verildiyse… Ve verilmekteyse…
“Devinim içindeki değerlerin örtüşebildiği oranda bu millet kendi kendine anlaşıp bir arada yaşamasını, Atamın koyduğu temel kurallar içinde ve Türkiye’min bütünlüğü ve bağımsızlığı içinde öğrenmeli… Ve bunun bedeli ne ise ödemeli… Düşüncesindeyim…”
OOOO! Kendimi kaptırmışım… İçimde ne anlatmak vardı… Neler döküldü satırlara…
Oysa… ABD’de başlayan ve tüm dünyayı kapsayan Ekonomik krizin temel nedeni nedir? Diye farklı bir açıdan düşüncelerimi dökmek; zaman kalırsa veya ikinci bölümünde Alain De Botton’un yeni kitabı hakkında yorum yapmak istemiştim…
Daha Teğmen rütbemde iken; aklımın bir köşesinde “ekonomi” ve onun kuramları… Ve anlaşılmaz bulduğum terimlerinin ne anlama geldiğini kendi kendime öğrenmek için neler okumadım neler… Aynı merakım… Adana Erkek Lisesi yıllarında “Felsefe” için de geçerliydi… Yıllar içinde Kara Harp Akademisi Eğitimi ile birlikte “Strateji”’ye de merak sardım… Şimdi ne anlatacaktın… Kendi reklamını yapmaya başladın der gibisiniz?
Kendimi savunmak istemiyorum… Düşündüğünüz hakkında yorum da yapamam… Ama yazımı buraya kadar okuduysanız bundan sonrasını da okumak istersiniz diye düşünüyorum…
Harp Tarihi dersinde; “savaşların nedeni” ne sosyolojik ne de milliyetçiliktir… Tek nedeni “ekonomiktir… Denmişti… Öylesine tartışmaya girişilmişti ki… “Ekonomik” nedene pek anlam verememiştik… O zaman ki aklımızla… Doğrusu… Asker adam ne anlar… Ekonomiden... Denirdi…
1929’larda başlayan “Amerika’daki Ekonomik kriz”… Önceleri ekonomisinde resesyona (ekonomik durgunluk) girmesine neden olmuş… Arkasından almış olduğu tüm önlemlere karşın… Deflâsyona(para arzının azalması ve fiyatların oldukça düşmesi) engel olamamıştı…
Sonrasında ne oldu biliyor musunuz? Ekonomistlerinden biri… Bu ekonomik çöküntüyü tek bir şey önler dedi… ABD Halkının sıkıntıya katlanma gücünü artırmak… Peki, nasıl olacaktı? “SAVAŞ EKONOMİSİ” uygulayarak… Yani savaş ilan ederek? Kime? Ne Zaman?
O zamanlar; Dünyanın hali de pek iç açıcı değildi…
1nci Dünya Savaşı sonrası; Versay Anlaşmasını hazmedemeyen Almanya ve birkaç yıl sonra Hitler, diğer uçta Japonya’nın saldırgan tutumu, İtalya’nın Mussolini’si rahat durmuyorlardı…
Gerçekten de ABD, 1929 yılında resesyon karşısında faizleri geri çekerek “0” yapmalarına rağmen; halkın alım gücü ve para arzı daha da azalmış ve deflasyon; kaçınılmaz etkisi ile işsizlik, sanayii ve reel ekonominin aktörleri bir bir ABD ekonomi sahnesinden çekilmişlerdi…
ABD; 1939 Yılında patlak veren 2nci Dünya Savaşına ( İngiltere’ye doğrudan destek sağlamasına rağmen) fiilen 1941 yılında girmişti…
Ve inanmayacaksınız… Savaş yıllarında Ekonomisi rayına girmeye başlamıştı…
Ne anlatmak istediğimi sanırım anlamışınızdır…
Önümüzdeki yıllar sadece 2009 yılı önemli değil… Ekonomik Tablo her geçen gün daha da kötüleştirilecek… Niyet ettiği ülkenin yani İran’ın; Öncelikle petrol gelirleri elinden alınacak düzeyde etkisizleştirilecek…
Dünyadaki Ekonomik çöküntüden nasibini almasını sağlayacak… Ve düğmeye basılacak…
Diğer bir aklımı kurcalayan husus: Neden Türkiye; IMF şartları için zorlanıyor… Resesyona düşmeme karşılığında; Beş, On yıl sonrasına hazırlandırılıyor veya bir bedel isteniyor olmasın?
Yorum size ait…
Mehmet YÜCEBİLGİÇ
29 KASIM 2008
İSTANBUL

1 yorum:

:)Can dedi ki...

:) müstehzi bir gülüş bırakıyorum hakvererek
siz çok yaşayın mehmet bey