5 Mart 2014

TUĞÇE'MİZİN YAZDIĞI EHL'İ AŞK KİTABININ BİZE YAŞATTIKLARI

TUĞÇE’MİZİN YAZDIĞI EHL’İ AŞK KİTABININ BİZE YAŞATTIKLARI


Tuğçe’nin ikinci deneme-şiir türü kitabı Sokak Kitapları tarafından yayınlandı... Kitap Evi diyorum... Çünkü ilk şiir kitabı ilk ve ortaokulda iken yazdığı şiirleri kitap haline getirtip arkadaşlarına ve yakınlarımıza büyük bir coşkuyla dağıtmıştık...

Ben ve Gülay; doğal olarak Ehl’i Aşk kitabının yayın biçiminden çok etkilendik... Bu kitap klasik bir anlamda kitap yayımı değildi...Mesaj veren bir mektubu andırıyordu...

Özellikle onca yıldır felsefe tasavvuf eser okuru bendeniz şiirlerini okurken acele davranmaktan kaçındım... Derinlerde ki anlamı yakalayabilmek için...

Her bir satırın anlamı mısraa tamamlanmadan doğada ilerliyorcasına karşıma daha bir başka anlam ve kavram çıkarttığını... Mısraları tekrar dönüp okuduğum da fark ediyordum.

Şiirin hayır hayır, denemenin, gönülden dökülenlerin; anlamının, başka başkalaştığını; sığ vadilerin cılız akan dereciklerinden, kanyonların derinliklerinde gürül gürül çağlayan bir akarsuya dönüşüp yüreğimin kabartısı, takırtısıyla ayırdına varabiliyordum...

Giriş sayfasını; ilk okuduğumuzda anne ve baba olarak bu düşünceyi düşündüren ve bu ilhamı verene, şükretmeyi kalben diledik...

Ülkemin varlıklarını kişisel çıkarları için; en kutsal varlık ve düşünceleri bile kullanarak ve istismar ederek, akıl almaz hilebazlıklara girişen baba ve evlatların bulunduğu ve Türkiye’min tarihine kara leke olarak yazılacakların kol gezdiği şu günlerde...

“Hiçlik yoluna”, adım atmanın hazzını; belki her bir kitap için toplanacak” beş’er liranın” cebine hiç harçlık girmeyen, ya da okutulacak kimliği ve ünvanı belirsiz bir yavruya yol gösterecek olmasıyla yaşamanın sevincini, bizlere de tattırdığı ve gözlerimizi yaşarttığı için Tuğçe’mize teşekkür ettik... Gurur duyduk...

Bu hissiyatımız sadece anne ve baba olarak sadece bize mi ait? Diye düşünmedik değil?
Ehl’i aşk kitabını, eş ve dostlarımıza sunduğumuz da ilk sayfayı okuyanların; gözlerinin yaşardığını ve bizlere dönerek lütfen çok etkilendim... 


Ağlamak istiyorum, Kendimi tutamadım, Böyle bir giriş ve duyguya hazır değildim, Sanki hazırlıksız yakalandım, Böyle duygular da yaşanabiliniyor? Demek ki böyle düşünen ve kalpleri pırıl pırıl çarpan gençlerimiz var! Ne mutlu! Böyle bir evladı yetiştirdiğiniz için... Sözlerini duyduğumuzda...

Ya da kitabın daha ilk sayfasında okumaya dalıp bizimle konuşmayı unutan dostlara... Ya da bir adet alıp sonrasında telefonla bana daha çok gönderin ben de dağıtarak bu gönül kervana katılmak istiyorum diyen dostlarla karşılaştığımızda bu duygunun sadece bizlere ait olmadığını gördük...

Kitabın basım ve eşe dosta dağıtımını yapmanın verdiği hazzın yanında:  Tuğçe’mizin,  ” Sokak Kitapları ” yayın evi tarafından CNR Kitap Fuarında ki imza günlerine davet edilmesi Tuğçe’de ayrı bir heyecan yaratmıştı... Gülay da heyecan içinde idi... Ben ise bu heyecanı doğrusu onlar gibi “o an” idrak edememiştim... Ta ki o anları yaşayana kadar...

2 Mart 2014 günü yapılacak olan imza günü için daha önce planladığımız etkinlikleri iptal ederek, CNR kitap Fuarına yola koyulduk. İstanbul’da yaşamamıza rağmen ilk kez gidiyorduk. “İmza gününün” ne anlama geldiği, kişinin içinde açılmayan kapıları nasıl açtığına heyecanla şahit olduk...

Tuğçe’min; bu önemli gününde bulunanlarla ve bulunamayanların telefonlarıyla ne denli sevinç içinde olduğunu görmenin keyfini Gülay’la birbirimize bakarak paylaşıyorduk...
Tuğçe; sanki kitap fuarında değil ucu bucağı görünmeyen bin bir çiçekle bezenmiş doğanın yemyeşil bağrında koşar gibiydi...

Tuğçe’nin içinde bulunduğu sınırlı şartlarla bu “hiçlik yolunda” attığı adımı kutsal bir adım olarak nitelendiriyor, ilerleyen süreçte bu girişimlerin daha da artacağına ve biz anne ve babasına gururlar yaşatacağına inanıyoruz...

Ehl’i aşk yolunda sen de bize ışık tuttuğunun farkında olmanı isteriz...
Yolun ve baht’ın açık olsun....

Sevgili Kızımız...
Gülay&Mehmet YÜCEBİLGİÇ
MART İSTANBUL