TUĞÇE’MİZİN YAZDIĞI EHL’İ AŞK KİTABININ BİZE YAŞATTIKLARI
Tuğçe’nin ikinci deneme-şiir türü kitabı Sokak Kitapları
tarafından yayınlandı... Kitap Evi diyorum... Çünkü ilk şiir kitabı ilk ve ortaokulda
iken yazdığı şiirleri kitap haline getirtip arkadaşlarına ve yakınlarımıza büyük
bir coşkuyla dağıtmıştık...
Ben ve Gülay; doğal olarak Ehl’i Aşk kitabının yayın
biçiminden çok etkilendik... Bu kitap klasik bir anlamda kitap yayımı
değildi...Mesaj veren bir mektubu andırıyordu...
Özellikle onca yıldır felsefe tasavvuf eser okuru
bendeniz şiirlerini okurken acele davranmaktan kaçındım... Derinlerde ki anlamı
yakalayabilmek için...
Her bir satırın anlamı mısraa tamamlanmadan doğada
ilerliyorcasına karşıma daha bir başka anlam ve kavram çıkarttığını...
Mısraları tekrar dönüp okuduğum da fark ediyordum.
Şiirin hayır hayır, denemenin, gönülden dökülenlerin; anlamının,
başka başkalaştığını; sığ vadilerin cılız akan dereciklerinden, kanyonların
derinliklerinde gürül gürül çağlayan bir akarsuya dönüşüp yüreğimin kabartısı,
takırtısıyla ayırdına varabiliyordum...
Giriş sayfasını; ilk okuduğumuzda anne ve baba olarak bu
düşünceyi düşündüren ve bu ilhamı verene, şükretmeyi kalben diledik...
Ülkemin varlıklarını kişisel çıkarları için; en kutsal
varlık ve düşünceleri bile kullanarak ve istismar ederek, akıl almaz
hilebazlıklara girişen baba ve evlatların bulunduğu ve Türkiye’min tarihine
kara leke olarak yazılacakların kol gezdiği şu günlerde...
“Hiçlik yoluna”, adım atmanın hazzını; belki her bir
kitap için toplanacak” beş’er liranın” cebine hiç harçlık girmeyen, ya da okutulacak
kimliği ve ünvanı belirsiz bir yavruya yol gösterecek olmasıyla yaşamanın
sevincini, bizlere de tattırdığı ve gözlerimizi yaşarttığı için Tuğçe’mize
teşekkür ettik... Gurur duyduk...
Bu hissiyatımız sadece anne ve baba olarak sadece bize mi
ait? Diye düşünmedik değil?
Ehl’i aşk kitabını, eş ve dostlarımıza sunduğumuz da ilk
sayfayı okuyanların; gözlerinin yaşardığını ve bizlere dönerek lütfen çok etkilendim...
Ağlamak istiyorum, Kendimi tutamadım, Böyle bir giriş ve duyguya hazır
değildim, Sanki hazırlıksız yakalandım, Böyle duygular da yaşanabiliniyor? Demek
ki böyle düşünen ve kalpleri pırıl pırıl çarpan gençlerimiz var! Ne mutlu! Böyle
bir evladı yetiştirdiğiniz için... Sözlerini duyduğumuzda...
Ya da kitabın daha ilk sayfasında okumaya dalıp bizimle
konuşmayı unutan dostlara... Ya da bir adet alıp sonrasında telefonla bana daha
çok gönderin ben de dağıtarak bu gönül kervana katılmak istiyorum diyen
dostlarla karşılaştığımızda bu duygunun sadece bizlere ait olmadığını gördük...
Kitabın basım ve eşe dosta dağıtımını yapmanın verdiği
hazzın yanında: Tuğçe’mizin, ” Sokak Kitapları ” yayın evi tarafından CNR
Kitap Fuarında ki imza günlerine davet edilmesi Tuğçe’de ayrı bir heyecan
yaratmıştı... Gülay da heyecan içinde idi... Ben ise bu heyecanı doğrusu onlar
gibi “o an” idrak edememiştim... Ta ki o anları yaşayana kadar...
2 Mart 2014 günü yapılacak olan imza günü için daha önce
planladığımız etkinlikleri iptal ederek, CNR kitap Fuarına yola koyulduk.
İstanbul’da yaşamamıza rağmen ilk kez gidiyorduk. “İmza gününün” ne anlama
geldiği, kişinin içinde açılmayan kapıları nasıl açtığına heyecanla şahit
olduk...
Tuğçe’min; bu önemli gününde bulunanlarla ve
bulunamayanların telefonlarıyla ne denli sevinç içinde olduğunu görmenin
keyfini Gülay’la birbirimize bakarak paylaşıyorduk...
Tuğçe; sanki kitap fuarında değil ucu bucağı görünmeyen bin
bir çiçekle bezenmiş doğanın yemyeşil bağrında koşar gibiydi...
Tuğçe’nin içinde bulunduğu sınırlı şartlarla bu “hiçlik
yolunda” attığı adımı kutsal bir adım olarak nitelendiriyor, ilerleyen süreçte
bu girişimlerin daha da artacağına ve biz anne ve babasına gururlar
yaşatacağına inanıyoruz...
Ehl’i aşk yolunda sen de bize ışık tuttuğunun farkında
olmanı isteriz...
Yolun ve baht’ın açık olsun....
Sevgili Kızımız...
Gülay&Mehmet YÜCEBİLGİÇ
MART İSTANBUL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder