22 Ağustos 2007

KOKU...BÜRÜCEK KOKUSU...

Bloguma gönderilen yorumlardan biri; beni öylesine şaşırttı ki anlatamam.
Bu iyi dilek belirten yazı " :) can'dan" gelmişti,kendisini sanallık dünyasında yazdığı sade, anlaşılması kolay yazılarıyla tanımıştım.
Sonra " eniyi blog yarışmasında birinci" olması da beni şaşırtmamıştı.
Yazısında; "benim kokularım" başlıklı yazısını okumamı ve benden de "çok hoş bir yazı" beklediğini belirtmişti.
Eşimin dediği gibi siz de :Diyeceksiniz ki bunda şaşıracak ne var?
Sen de hoş bir şey yazıver!
Dediğiniz doğru! Ancak ben yazılarımda sadece doğa yürüyüşlerine yer vereceğimi düşünmüştüm.Zaman zaman da etkilendiğim,felsefi görüşler...
Böylesine başlangıçta basit gibi görünen "koku" sözcüğünün beni alıp annemin kucağına ve örtündüğü tülbentin kokusuna götüreceğini bilemezdim ki!
Yazımdan çok "hoş "yerine sizleri üzebileceğim kelimeler dökülüverir kederlendiririm diye korkarım.
Şaşkınlığım bundandır.
Ama ":) can" 'ın isteğini kıramadım.Düşüncelerimi aktarayım dedim.
Koku; insanın imzası,parmak izi,geçmiş ve gelecekle iletişim kuran bir algılama,farkındalıkları yakalamaya ve yaşatmaya yardımcı olan sihirli bir tılsım.
Hafızamı zorladığımda, kokuyla ilgili aklıma ilk gelen şey; yıllardır yaz, kış doğa yürüyüşlerinde boynuma sardığım tülbentte annemin kokusunu duyumsamamdır.
Bu koku;
beni annemin kucağında, Torosların Bürücek yaylasının zorlu yollarında yürümekte zorlandığımda sırtında taşıdığı, çocukluk günlerine götürür.
Bu koku;her yaz, Adana'nın sarı sıcaklarından etkilenmememiz için,annemin
götürdüğü, Bolkar'ların, Aladağ'ların özetle, Torosların yaylalarının; taşını, toprağını, çerini çöpünü,zirvelerinde yeni doğmuş oğlakların annesinin memesini çekiştire çekiştire emdiği,
Karaçadırlı göçerlerle tanıştırdığı günleri hatırlatır.
Göçerlerin;koyunlarından,ineklerinden nasıl süt sağdığını,sütü sağan ellerin,koyun,süt ve yerdeki tezek kokusunun bugün bile ayırdına varabiliyorum.
O çamurla sıvanmış taştan yapılmış odun ocaklarında yakılan çalı çırpının kokusunu hala duyumsarım.
Gürül gürül akan derelerin kenarındaki yabani nane kokusu, otların en belirginlerinden olduğu aklımdan çıkmaz.
Ağaçların herbirinin kokusu; ayrı bir efsaneyi anımsatan bir destana benzer,ancak ardıç ağacının kokusu hala beni öylesine olumlu yönde etkiler ki gücüme güç katar.
Ağaçların dallarında yakalayabildiğim ağustos böceğinin kokusu, tıs tıs böceğine nazaran daha kokusuz oluşu beni hep meraklandırmıştır.
AhşapYayla evimizin çinko çatısına düşen yağmur taneleri öylesine korkutucu ses çıkartırdı ki,rüzgarın tesiriyle tahta evimizin aralıklarından içeri sızan toprağa bulanmış çam ağacı kokusu sihirli tütsü gibi tüm korkumuzu alıp götürürdü,
Torosların zirvesine orada ki bulutlara teslim ederdi.
Zaman zaman rüzgarın etkisiyle çatıya düşen kozalakların felaket çığırtkanlığı :Yağmur sonrası orman içinde yürümemize engel olamazdı.
Ormanda duyumsadığım o kokular var ya:İnsanın altıncı hatta yedinci duyusunun da olduğu hissini verirdi....
Bundan kırk yıl önce daha doğa yürüyüşü nedir bilinmez iken onun rehberliğinde deneyim kazandığım.
Tüm doğaylaiçiçe kokularını: Sanki özel bir kodlamayla beynimin koku belleğine kaydettiğim,koku alan ve duyumsayan hafızanın silinmeyeceği gerçeği aklıma bile gelmezdi.
Her doğaylabaşbaşa olduğumda, terlediğimde terimi silmeden önce mutlaka boynuma sardığım tülbenti koklarım.
Kokladığım kokuda annemi bulabilmek,yaşadığım ve onun öğrettiği şimdi eşimle birlikte yaşadığım ve paylaştığım " doğaylabaşbaşalığı" ona da göstermek için.....
Ruhun şad olsun "sevgili anam".........
Mehmet Yücebilgiç
22 ağustos 2007









3 yorum:

:)Can dedi ki...

doğa resimleriniz,, yazılarınızı sizi tanıdıktan sonra öykünerek takip etmeye başlamıştım.
benim hakkımda yazdıklarınızı hakediyorsam ne mutlu bana..

kaleminiz tahmin ettiğim gibi; sıcacık, samimi ve bu yazıyla daha öne çıkarmışsınız yüreğinizi.
umarım başka denemeler yazmak istersiniz..

Adsız dedi ki...

YAZILACAK BİRŞEY KALMAMIŞ Kİ... BİZLERE UNUTULMAYA BIRAKILMIŞ BİRŞEYLERİ HATIRLATTIĞIN İÇİN TEŞEKKÜRLER.
AYHAN DERMANLI

Adsız dedi ki...

sevgili gulay ve mehmet
birlikteliğiniz ve doğa ile içiçe olmanız çok güzel
sevgilerimle
esin dermanli