19 Eylül 2007

LİKAPA TOPLAMA UĞRUNA_1

Yaz aylarının bunaltıcı sarı sıcaklarından sonra bu kez Kapıorman dağlarının kuzeylerinde Eskiyayla-Sapanca bölgeleri arasındaki güzergahta yapılacak doğa yürüyüşü için; iki midibüs ayakizleri doğa tutkunu ile birlikte yola koyulduk.
İlk mola Geyvenin beldesi Ali Fuat Paşa'da verildi.Ramazan ayı olduğu için kahvehaneler kapalıydı.Bir açık yer bulduk,içerisi oruç tutmayanlarla dolu ama kahvehaneyi işleten çaycı, devamlı kapıyı örtüyor,tedirgin,içerisi sigara dumanı uzun süre oturamadık.
Sera hanımın bir cevizle ödüllendirildiğini eşimden duyunca oldukça şaşırdım:Olay şöyle gelişiyor,Sera hanım kahvehanenin önünde sigarasını içerken bir adam yaklaşıyor ve sizi cesaretinizden dolayı kutlarım diyerek cevizi veriyor...
Grubun alış verişi bittikten sonra,Pamukova'dan Eskiyayla yönüne saptık.Sağımız solumuz bahçeler meyvalarla dolu dikkatimi çeken ayva, nar ve kış hurmasının bol olmasıydı.Sanırım kış geçen seneye nazaran çetin geçecek.
Araçlarımız tırmanmaya başlamıştı,rakım arttıkça hava ve çevrenin bitki örtüsü de değişiyordu.Rakım 900metreyi bulduğunda çam ağaçları yerini kayınlara terketmişti aralarında köknarlar boy gösteriyordu.
Domuzyatağı bölgesinde araçlardan inip sırt çantalarını hazırlarken ağaca tırmanan ilk afacanla selamlaştık,ne zaman sincap görsem işim mutlaka iyi giderdi.Bugün de öyle olacak diye eşimle söyleştikten sonra yürüyüşümüz başladı.
Kayın ormanlarının içinde idik yeşilin her tonunu görebilirdiniz.Yürüyüşe tam yoğunlaşmış sayılırdık.Bulutların yağmura dönüşme olasılığını umursamadan.
Doğa yürüyüşü;adı üstünde bahtınıza ne çıkarsa o duruma hazırlıklı olmalıydı kişi. Keyifli de olabilirdi keyifsizde: Hüner, keyifsizliği keyife dönüştürmekti.

Umarım sizi sıkmam ama "keyifle" ilgili Nietzsche'nin şu sözlerini hatırladım:
"Keyif ile keyifsizliğin birbirinden asla ayrılmaz şeyler olduğunu düşünelim,öyle ki insan birinin ne kadarına sahip olmak isterse ötekinin de ancak o kadarına olacak....
Seçim sizin:Mümkün olduğu kadar az keyifsizlik, kısacası acısız bir yaşam mı....yoksa o ana kadar hiç tadılmamış zevkleri tatmanın,keyifleri yaşamanın bedelini ödemeyi göze alarak mümkün olduğu kadar çok keyifsizlik mi?Eğer ilk seçeneği yeğler ve acılarınızı azaltmayı,hatta yok etmeyi isterseniz,o zaman keyif alma kapasiteniz de azalacak,hatta yok olacak....."

İşte ilk keyifli an karşımıza çıkmıştı, alıç ağacından alıçı yerken çocukluğumuza gidiverdik,

eşim; o zamanlar bunun kırmızısını ipe dizerler pazarda satarlardı dedi.Oysa bu alıç sarı renkli ve yediklerimizden daha aromalıydı.Tabii ki bu sırada en keyifli an'da 25 yıl önceki bir dostla Dr. Ali İhsan Beyle karşılaşmamız oldu.

Yürüyüşümüz kayın ormanları içinde devam ederken Eskiyayla'lı köylülerle karşılaştık,

tomruk soyuyorlardı,az ilerde köylü kadın ateşini yakmış ısınıyordu.

Rakım 1100 metreden aşağı göstermeye başladığında,kayın ormanın yağmurla kayganlaşmış humuslu toprağı da eğimin artmasıyla birlikte kayganlaşmaya başlamıştı.

Bir kaç kişi toprağı yakından gördü.
Gülüşmelerle Domuz deresine inmiştik.

Vadinin bağrında yeşilin tüm tonlarını seçebiliyordunuz.Dere sanki gazoz dolu bir bardaktaki gibi ses çıkartıyordu.Burada elimizi yüzümüzü yıkadıktan sonra tekrar ormanda yola koyulduk.
Bu sefer bizi ; Hüseyin Beyden öğrendiğimiz kadarıyla; "atropa bellona" Atropin iğnesinin ham maddesi "Güzel avrat otu" karşıladı

gerçekten çok güzel bir görünümü vardı.

Biraz moladan sonra yağmur atıştırmaya başladı,yağmurluklar giyildi.

Yağmurun etkisiyle toprağı yararak fışkıran çiğdemler sanki muştulu bir haberi

bizlere yetiştirmek istercesine boynunu bize doğru uzatıyordu.
Onları kırmadık biraz söyleştik bir kaç poz çektik.Koparmaya kıyamadık.
Sonra yoğun bir eğrelti otu tarlası diyebileceğim bir alana girdik,

bu kez yabani küpeli ağaçlarıyla karşı karşıyaydık.Muhteşem bir görünümleri vardı.

Tekrar yoğun kayın ormanının içinde idik,bu kez ormanın rengi beni hüzünlendirmedi dersem yalan olur,öylesine yorgun ve kederli görünüyorlardı ki

yılların etkisiyle alt dalları tamamen kurumuş ve kırılmış,

tüm yeşil yapraklar tepelerde varlığını devam ettiriyor.
(devam edecek)

Hiç yorum yok: