ZORL
UKLARLA YAŞAMANIN "DOĞAYLA" TESELLİSİ
Doğanın sihirli bir değnek gibi olduğunu sanırım kimse yadsıyamaz.
Doğanın; Ünlü bir filozofun acı ve zevklerle ilgili düşüncelerini ve yaşamını nedenli değiştirdiğini ve eserlerinin çoğunu doğanın etkisiyle gerçekleştirdiğini anlatmak istiyorum.
Filozofun, kim olduğunu? Merak ettiğinizi ve çabuk olmamı uyardığınızı duyar gibiyim.
1844–1900 yılları arasında yaşayan “İnsanca pek insanca”dan tanıdığımız “Nietzsche”den bahsedeceğim.
Nietzsche; ilk felsefi görüşlerini öğrenciyken keşfettiği Schopenhauer’a borçluydu. Schopenhauer'un temel felsefesi: “Mutluluğu arayan insanın öncelikle tam anlamıyla mutlu olmanın imkânsızlığını kavraması ve mutluluğu ararken her zaman karşılaşılan sıkıntı ve sorunlardan kendini uzak tutmaya çalışması gerekir” idi.
Nietzsche; on yıl bu felsefenin etkisiyle”….. Hayatın hoş yanlarını bir yana bırakarak inzivaya çekilmeliyiz” düşüncesini ortaya atabilmiştir.
1876 yılında yaşamının bir bölümünü Napoli’de geçirir, ne olduysa burada olur.
Filozof; Akdeniz sularında yüzdükçe, dağlarında doğa yürüyüşleri yaptıkça, doğayla iç içe yaşadıkça, Montaigne ve Stendhal’ı okudukça: Eski düşüncelerinin nedenli korkakça ve gerçek dışı olduğunun farkına varır.
Artık yeni felsefesi; “Mutluluğa ulaşmanın, yaşamdan tatmin olmanın yolu, acıdan sakınmak değil, acıyı doğal bir şey, iyi olana erişmek için çabalarken karşımıza mutlaka çıkacak bir basamak olarak görmekti.”
Ünlü filozof Nietzsche, ”yaşamda mutluluğun ya kolayca el edilebileceği ya da hiç ele geçirilemeyeceği” yolundaki inanca tamamen karşıydı; bu inanç yaşamımızı mahvedebilirdi.
Çünkü bu inanç yüzünden çocukça davranıp zorluklarla savaşmaktan kaçabilirdik. Oysa bu türden vahşi bir savaş için hazırlıklı olmuş olsak belki bu zorlukların üstesinden gelebilirdik.”diye felsefesini belirtmiştir.
Filozofun (Ecce Homo-Önce İnsan, Ahlakın Soy kütüğü, İnsanca Pek İnsanca, Çağa Aykırı Düşünceler vb.) eserlerinde “dağlarla” ilgili bölümlerini okurken, bir doğa aşığı olarak heyecanlanmamak elde değil.
Özellikle burası benim gerçek evim dediği Sils-Maria’da(İsviçre), Böyle Buyurdu Zerdüşt dâhil olmak üzere birçok eserini, çam ormanlarına ve dağlara bakan odasında yazar.
Sabah erkenden kalkıp gökyüzüne yükselmiş gibi görünen sipsivri, ıssız dağlara doğru yaptığı yürüyüşler; yazdığı eserlerin ilham kaynağı olmuştur.
Günümüzde odasının müze haline getirildiğini; dağ yürüyüşü ayakkabılarının, sırt çantasının, su şişelerinin, bir çift eldiveninin, bir pusulasının da burada sergilendiğini okuduğumda şaşırmadım dersem yalan olur.
YAKINLAŞTIKLARIMLA UZAKLAŞTIKLARIM
DENEME-ANI BASIM 2005-İZMİR
Mehmet Yücebilgiç
DENEME-ANI BASIM 2005-İZMİR
Mehmet Yücebilgiç
Fotoğraflar: Gülay Yücebilgiç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder