26 Aralık 2024

1975'Lİ HARBİYELİLER..2025 GÜNEŞİNİN YENİDEN DOĞUŞU

1975'Lİ HARBİYELİLER...2025 GÜNEŞİNİN YENİDEN DOĞUŞU.
1975 Yılı Harbiyeliler olarak eşlerimiz ile birlikte; Türk Kültüründe "Güneşin Yeniden doğuşu" anlamına gelen, Kış gün dönümünde, günlerin uzamaya başlamasıyla birlikte yeniden doğuş, umut ve bereketin simgesi olarak kutlanan "Nardugan Bayramı"   günlerine tekabül eden günde; 1975 Harbiyeliler ile birlikte olmanın haklı gururunu ve sevincini yaşadık.
Şaka değil Harbiyeli üniformalarımızı giymemizin 52nci Teğmen olarak mezuniyetimizin 49 ncu yılında; Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, bölünmez bütünlüğünü ve ulusal değerlerini koruma ve uğruna, canını seve seve verme ruh ve bilinciyle yetiştirilen bizler ve bizlerin kahrını çeken eşlerimiz ile birlikteyiz.
Birbirini kısa süreli de olsa göremeyen dostların,kader birliği yapmış ve bu birlikteliği eşleri ile kenetlenmiş bir topluluk; daha çok sohbet etmenin derinliğine daldık,sohbet ve anılarımızın paylaşımı ile derinlere dalmışlığımız,
gururumuz Kara Havacılık Pilotluğundan; müzik aşkıyla ayrılan Türk Müziğinin piyanist şarkıcılarından Sevgili Yaşar Yağmurun sesi müzik eşliğinde yankılanması ile sona erdi. Danslar,oyunlar derken gecemizin en anlamlı anında Sevgili Yaşar'ımızın söylediği Harbiye Marşını eşlerimiz ile birlikte söyledik.
Coşkuyu anlatamam; eşlerimizin sesi bizlerin sesini bastırdığını hissettiğinde;
ben de sesimi yükselterek;zorlu koşullar ve sınavları kazanmanın sonucu kabul edildiğim ve  HARBİYELİ YEMİNİNİM "i;
...Askerlik namusunu, Türk sancağının şanını canımdan aziz bilip onu korumak için canımı seve seve feda edeceğime namusum üzerine ant içerim." ettiğim o günlerin hayal dünyasından çıkarak salondaki atmosfere döndüm.
Güneşin Yeniden Doğması Şerefine bir araya geldiğimiz bu kutlu günde dileklerimizi ateşler üzerinden atlayarak kutlayamasak da  günümüz koşullarına uygun bir araya gelip o sevinci ve

2025 MAYIS AYINDA ANKARA HARBİYE'DE KUTLAYACAĞIMIZ 50 NCİ YIL TÖRENLERİNDE buluşma dileklerimizi paylaştık.
Nice sağlıklı beraberliklerimizi yaşamamız dileğiyle.
Mehmet YÜCEBİLGİÇ

22 Aralık 2024

YAŞLANMAK İSTİYOR MUYUM? YAŞLANMAK İSTİYOR MUSUN?YAŞLANMAK İSTİYOR MUYUZ? 3 NCÜ BÖLÜM

Mevlana Celâleddîn-i Rûmî;ye göre:
Yaşlanma, bir nevi olgunlaşmadır. Mevlânâ, insanın gençlikte ham bir meyve gibi olduğunu, zamanla olgunlaştığını ve gerçek bilgilere ulaştığını"Hamdım, piştim, yandım."sözleri ile vurgulamaktadır.
Bu söz, insanın hayat yolculuğundaki olgunlaşma sürecini temsil eder. Yaşlanma, bu "pişme" aşamasının verimli sonucudur.
Mevlânâ’nın beni en çok etkileyen ve bedensel yaşlanmanın önemsizliğini vurguladığı şu sözüdür.
"Mevlânâ'ya göre, bedenin yaşlanması ruhun gençliğiyle gölgelenir." Önemli olan, insanın ruhunu diri ve taze tutmasıdır.
Gerçekte; bireyin korkusu yaşlanmak değil biliyor musunuz?
Bu süreçte esas korku;bireyin kendi iç ve dış dünyasını  değerlendirdiğinde çıkacak sonucun
nedenli "itibarlı" olduğu ile ilgilidir. 
Kısacası,bireyin kendisiyle yüzleşmesindendir: 
Çünkü birey , kendi geçmişinin bilgesidir. Bu değerlendirmelerde; suçlama, cezalandırma paralel olarak başarılar ve ödüllendirmeler,hak ettikleri, hak etmedikleri ya da hak ettirilmedikleri ile birlikte yaşamımın anlamını sorgular. 
Şayet birey, kendi kendine uyguladığı sınavının sonunda takdir ettiği notu maddiyattan uzak sadece "itibar " ise yolu açıktır.
Aktif ve dinamik Yaşlanma sürecinde;  gençlikte önemsenmeyen maddi ve dünyevi şeylerden uzaklaşarak manevi bir olgunluğa erişme durumu sosyal ve eğitim durumu yanında öz benliği  ile ilgili olduğu kanısındayım.
Bu süreçte, insanın bireysel özgürlüğüne daha fazla odaklanabileceğini ve "yaşamın geçici "niteliğini kavrayarak "değerli olan şeylere yönelmesi" gerektiği gerçeği ile yüzleşmesi de öz benliği ile ilgilidir.
Sonuç olarak;yaşlanma önlenemeyen bir doğal bir süreçtir, ancak bireyler; ruhen,bedenen ve zihnen yeteneklerini geliştirmeyi dinamik yaşlardan itibaren yaşam felsefesi olarak algılayıp uyguladığında; Aktif Yaşlanma sürecini daha keyifli,verimli ve kaliteli geçirebilirler.
Geçmişteki ekonomik veya sosyal olumlu,olumsuz  yaşam şartları; Aktif Yaşlanma sürecinde düşünülecek veya çözümlenecek  konu/konular değildir. Buna göre;birey,geçmişi ile kavga etmemesi, ben gençliğimde şöyleydim,böyleydim dememesi, yaşıtları dahil hiçbir kimse ile  mukayeseye ve kendini daha da yıpratacak  düşünce ve söyleve girmemesi, şikayet etmemesi 
disiplin ve alışkanlık haline getirmesi arzu edilir.
AKTİF YAŞLANMA sürecini:
Kendini,ruhen, tüm maddi üstünlük ve kazanımlarından arınmış, 
bir "HİÇ" olarak görme erdemine ulaşıp,maddi ve manevi birikim ve deneyimini,ihtiyaç sahiplerine karşılıksız vermeye, iyilik yapmaya,hizmet etmeye 
adayarak, hoş sadayla vuslata erişmeyi hedeflemek olarak algılamaktayım.
Sözlerimi Hz.Mevlananın,çok sevdiğim sözleriyle bitirmek isterim.
"Bedenin yaşlanması ruhun gençliğiyle gölgelenir."
Mehmet YÜCEBİLGİÇ 
Rekortmen Master Milli Yüzücü 
23 ARALIK 2024

YAŞLANMAK İSTİYOR MUYUM? YAŞLANMAK İSTİYOR MUSUN?YAŞLANMAK İSTİYOR MUYUZ? 2NCİ BÖLÜM

İlk adımı Gülay ile birlikte attık.Şükürler olsun ki deneyimimizi çeşitlendirerek devam ettiriyoruz.
Orta okulda, fırsat bulduğumda soluğu Adana Merkez Halk Kütüphanesinde alırdım. Kitap kokulu o loş odalarında okuduğum Yaşar Kemalin İnce Mehmed,Orhan Kemal'in Bereketli topraklar üzerine ve Dostoyevski'nin, Karamozov Kardeşler vb. romanları bana kitap okuma zevkini aşıladı: Rahmetli annemin, çocukken, İslam Dini hakkında güvendiği din dersi hocasına özel ders aldırdığı bilgilerden de ilham alarak, Tibet ve Hind İnançları, Semavi dinlerin tamamını incelemek bana Kutsal inançlar "keşif harekatı" gibi gelmekteydi. Meslekteyken, Atatürk'ümün okuduğu kitapların özetlerinin yer aldığı 24 ciltlik(idi) ansiklopedik kitapları (TSK Anıtkabir KomutanlığıYayınları)inceleyip çok merak ettiğim konu ve ağırlıklarına göre çizelge çıkarmam tam dört yılımı aldı. Bu incelemelerim beni, Hz.Mevlana,Kenan Rıfai, Ordinaryüs Prof.Dr.Hilmi Ziya Ülken ve Türkiye'min ilk denemeci, felsefe Doktoru Nermi Uygur, 
İslam tasavvufunun temsilcilerinden olan Mutasavvıf yazarlar Samiha Ayverdi ve Cemalnur Sargut hanımefendilerin eserlerini inceleme ve idrak etmeye yönlendirdi.
Her biri beni ayrı dünyalara götürüyordu.
Azra Erhat'ın, Mavi Yolculuğu ruhuma aydınlık katıyor o turkuaz ve yeşilin deneyimi için can atıyordum. Günümüzde ise mavi yeşil aşkı;Kate Clow'un Likya Yolu projesinde Tahtalı Dağlarında gönüllü işaretleme ve topoğrafik çalışmalarımızla bu yıl 22 ncisini uyguladığımız Likya Yolu
 Yürüyüşü,Cennet bakir koylarında Yüzme ve Mavi yolculuk Rüyası,klasik tatil yapma alışkanlığımızı değiştirerek "Aktif Dinlenme" bağımlılığı haline getirdi. 
Bugün sizlerle paylaşmak istediğim yaşlanma konusundaki makalem de başta annem olmak üzere etkilendiğim bilim insanlarının düşüncelerini yorumlayarak özümleyeceğim.
2NCİ BÖLÜMÜN SONU 

YAŞLANMAK İSTİYOR MUYUM? YAŞLANMAK İSTİYOR MUSUN?YAŞLANMAK İSTİYOR MUYUZ? BİRİNCİ BÖLÜM

YAŞLANMAK İSTİYOR MUYUM? YAŞLANMAK İSTİYOR MUSUN?
YAŞLANMAK İSTİYOR MUYUZ?
Yaşlanma tıbbi öğretide; genetik bir programla düzenlenen ve organizmayı çevresel faktörlerinde etkisiyle meydana gelen yapısal ve işlevsel değişmelerle ölüme getiren olayların toplamı olarak tanımlanmaktadır.
Yaşlanma ;kronolojik ( doğum tarihine göre), biyolojik (anatomik ve fizyolojik değişikliklerle), ekonomik, sosyal (yaşlının hayattaki rolü), psikolojik yaşlanma alt tipleri olarak sınıflanabilmektedir.
İnsanoğlunda ölümsüzlük, yaşlanmamak veya durdurmak düşüncesi tarihler boyunca hep varolmuştur.Günümüzde ise yaşlanmayı durdurmak veya yavaşlatmak ile ilgili modern ve alternatif tıbbın rekabetini ve bireyler üzerindeki deneylerini izlemekteyiz.
TV ve sosyal medyada"kabus dolu pandemi sürecine kadar yaşlanma ile ilgili yapılan programlar, toplumun dikkatimi çok çekmemiş idi?
Ne zaman ki pandemi olağanüstü süreci ve onunla birlikte 65 yaş yasaklama olgusu ile karşılaşıldı!
O günden bugüne çanların 65 yaş ve üstü için ciddi şekilde çalındığının farkına varıldı!
O günlerde torunum Rüzgar'ın bana tedirgin olmuşcasına yönelttiği soru hala usumdadır. 
"Dede, sen 65 yaşında mısın?"
Oysa bu istenilmeyen ve korkutulan YAŞLANMA (hareketsizlik-pasiflik ) sürecine ilişkin; yıllarca içinde bulunduğumuz Spor Gruplarında ve son olarak yüzme camiasına tekrar dönüp başarılı sonuçlar alınca, AKTİF YAŞLANMAya ilişkin sorular ile karşılaşmaya ve anlattıklarımızı blogumda,sosyal medyada yayınlamamı istediler.
Elde ettiğimiz başarılar, TV ve Sosyal medyada yayımlandı ancak detaylı değildi. 
Yayınlamak için neden bu yıla kadar bekledim?
Tek sebebi "anlatımımda devamlı kendimden bahsedeceğim için kendimizi övüyoruz, bu aktif ve verimli yaşamı yalnız biz gerçekleştiriyormuş düşüncesi beni çok rahatsız etti.
Keza, bugüne kadar, yaşam çizgisindeki zorlukları ; karşılıksız katlanma ve mücadeleyle aşılacağını,kolaylıklar ve kişisel başarılarda da kibirden uzak 
durmayı ve övünülmeyeceğini, çocukluğumdan itibaren öğrendiğim önce anneme sonra üzerimde emeği olan yol göstericilerime saygısızlık yaparım düşüncemden kaynaklanmaktaydı. 
Bugün ise okuyanlarıma;deneyimlerimizi paylaşmak adına öncelikle "AKTİF YAŞLANMA " hayalimin; askerlik meslek ve ailecek yaşamımızın son yıllarına varmadan; ikinci yaşamımızda AKTİF, DİNAMİK "SİVİL YAŞAMIN" özlemini gerçekleştirmek amacıyla; özlemini duyduğumuz özgür,doğaylabaşbaşa dinamik,kaliteli ve verimli yaşam konsept ve stratejik rehberimizi Can Dostumla konuşarak yazmaya başladığımı ve Adını da "UZAKLAŞTIKLARIMLA YAKINLAŞTIKLARIM" koyduğumu 
belirterek başlamak isterim.
Sivil Yaşama uyum için uygun koşulları bulduğumuzda da doğayla ve sivil sosyal çevre ile bambaşka bir düşünce yelpazesiyle;tanışmak için,doğa spor grupları ile hafta sonları dinlenme yerine sabah 0330_0400 te yollara düşüp akşamları da yorgun argın eve dönmeye başladık! 
BİRİNCİ BÖLÜM SONU
DEVAM EDECEK.

11 Aralık 2024

İKİNCİ BÖLÜM: Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Psikolog Carl Gustav Jung ve Macar Pozitif Psikolog Mihaly Csikszentmihaly 'nin düşünceleri ile yüzme sporu arasındaki bağ ve yüzücü verimliliğinin artırılması:

Mevlânâ’nın şu sözleri de bu dengeye işaret eder: “Denge,insan ruhunun
ve bedeninin bir dansıdır.” Başarılı yüzücülerin üstünlükleri,su içindeki
denge,ruh ve bedenin , suyun ritmine
uyum sağlanmasından kaynaklanmaktadır.
Yüzücünün verimli sonuçlar alabilmesi için; fiziksel denge ile birlikte ruhsal dengeye gereksinim duyar. Ruhsal huzur noksanlığında içsel huzurun da yetersizliği yüzücünün verimliliğinin düşmesine neden olur.
3. Yoğunlaşma, anı düşünme ve ritmik hareket:
Mevlânâ'nın düşüncesinde yoğunlaşma, semâ sırasında yaşanan derin ruhsal bir haldir. Yüzme de benzer şekilde zihni boşaltmayı ve anda kalmayı gerektirir.
Yukarıda açıkladığım yüzücünün yarışma esnasındaki en kritik an; su
ritmine uyumunda;sadece "ana odaklanma"esnasında uygulayacağı
yöntemdir.
Bu her yüzücünün karakterine göre farklılık gösterebilir.
Genel olarak anlık odaklanma usullerinden bazıları; yüzme sırasında
nefes düzenine odaklanmak,kol veya tekme saymak,bedende core
bölgesine,veya yüzücünün bağ kuracağı ve etkileneceği bir ismin
tekrarına (Avustralyada one aligator two aligator vb.) odaklanmadır.
Bu odaklanma, yarışma halindeki yüzücüyü, yan düşüncelerden
arındırarak sadece hareketlerin ritmine uyum sağlamayı da kolaylaştırır ve anı düşünme halini destekler.
Bu kritik durumu; Pozitif Psikolog Macar MihalyCsikszentmihalyi'nin
teorisiyle de açıklamak istedim.
Flow state durumu, bireyin kendini tamamen bir etkinliğe kaptırdığı,
yüksek disiplin, odaklanma ve tatmin duygusuyla dolu olduğu bir psikolojik
durumdur.
Csikszentmihalyi’ye göre, bu durum bireyin becerileri ile karşılaştığı
zorluğun dengede olduğu bir noktada ortaya çıkar.
Flow sırasında yüzücü; zaman algısını kaybeder: Zaman ya çok hızlı
geçer ya da tamamen önemsiz hale gelir.
Kendi bilincinin farkındalığını unutur: Yüzücü "kendiliğinden" hareket
eder ve kaygı veya aşırı düşünceler ortadan kalkar.
Tam bir kontrol hissi yaşar, yarışma,antrenman ( faaliyet) ne kadar zor olursa olsun kişi kontrolü kaybetmeyeceğinden, yaptığı işin sonucunu;kendi ruh ve bedeninin içinde bulunduğu(ortamın) suyun da sesi ile bir ritmik bütünlük ve birlik içinde anı yaşar ve buna göre hareketini sürdürür.
Sonuç olarak;
Hz.Mevlânâ ve kendinden asırlar sonra yaşayan ünlü Carl Gustav
Jung’un ve Macar Pozitif Psikolog Mihaly Csikszentmihaly düşünceleri
ile yüzme sporu arasındaki derin bir bağ kurulabileceğini, uygulanması
ile yüzücülerin yarışma tempolarına verimlilik katacağı konulu makalemi
bu satırlara kadar sabırla okuyan sizlerle paylaşmış bulunmaktayım.
Yüzme ve yüzücülerin sudaki faaliyetleri: Hz. Mevlânâ’nın vurguladığı gibi, insanın doğayla, ruhuyla ve evrenle uyum içinde olması için bir metafor görevi görebilir.
Jung’un dört temel psikolojik fonksiyonu (düşünme, hissetme, algılama ve sezgi), yüzmenin fiziksel ve zihinsel süreçlerine
uymaktadır.
Bu, insanın;kendi iç dünyası ve içinde bulunduğu dış dünyası olan su
içindeki hareketleri ile denge ve uyum içinde olmasını sağlayarak
hidrodinamik akışkanlığı elde edecektir.
İncelememin başında da belirttiğim gibi yüzme sporunda ; özellikle
yarışmaya katılacak yüzücülerin verimliliği; fiziken havuz ve karada
yapılan kuvvet,güç ve dayanıklılık antrenmanları ile antrenörlerin işlev
öncesi yapmış oldukları moral kazandırıcı bir kaç söz ile artırılması
yeterli olmamaktadır.
Yarışmacı yüzücülerin,öncelikle ruhsal yönlerini kuvvetlendirmek,katılacakları antrenman ve yarışmaların zorluklarına katlanacakları yüksek disiplini aşılayabilmek esastır.
Bilindiği üzere disiplin; kişinin istemediği şeyleri yapmak ve koşulları
yaşamak, istediği şeyleri de yapamamak ve yaşamamaktır. Kişinin direkt olarak iradesi ile ilgilidir.
Oysa motivasyon; dışarıdan kişiye enjekte edilen hareketlendiricilerdir.
Kişinin bu harekete geçiriciler ile hızlanması,canlanması kısa sürelidir.
Zira insan, daima kolay olanı tercih eder.
Master yüzücüleri dahil tüm yüzücülerin; sürdürülebilir ,verimli ve
başarılı olmalarında; disiplini temin ve uygulanmasında,tetikleyici unsur
ebeveyn, eş ve canı gönülden destekleyen arkadaşlarıdır.
Mehmet YÜCEBİLGİÇ
Rekortmen Master Milli Yüzücü
17 Aralık 2024

BİRİNCİ BÖLÜM Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî,Psikoloğ Carl Gustav Jung ve Macar Pozitif Psikoloğ Mihaly Csikszentmihaly 'nin düşünceleri ile yüzme sporu arasındaki bağ ve yüzücü verimliliğinin artırılması:

Bugün, yüzme antrenmanıma giderken; usumda; çocukken,Adana 
Palmiyeli Yüzme Havuzundaki sabah erken saatler ile akşam saatlerinde 
yaptığım antrenmanlarım canlandı. 
Antrenörümüzün, antrenman esnasında tüm dikkati, yüzücüler üzerinde 
idi ve her seferinde su içinde yaptığımız hataları düzeltir ve daha iyisini 
yaptırmak için zorlar,antrenman programını tamamlatırdı.
Antrenman bitiminde,havuz merdivenlerinden yorgunluktan kolaylıkla çıkamadığımız günlerin sayısı oldukça fazlaydı.
O günlerde , antrenman veya yarışmalar öncesinde birilerinin bizlerle en azından sohbet etmesini çok isterdik. 
Günümüzde, master yüzücüleri ise; genel olarak antrenör olmadan 
antrenmanları yapmaktadırlar.
Antrenman sonrası arkadaşlar arasında ; " dön dön dur!; havuz tabanındaki fayansları saymaktan bunaldım! Kulaç atarken evin muhasebesini yapıyorum! Ya da su içi kulaklık ile çok güzel müzik dinledim? vb. konuşmaları sık sık duymaktayım.
Makalemde; gerek antrenmanlarda gerekse yarışmalarda çocukluğumdan beri edindiğim deneyimlerim ile; yüzmenin, başat olarak diğer sporlardan farkını; 
1.Yüzücülerin; ruhen, bedenen ve zihnen olgunlaşmasını hızlandırdığı, 
dengeye kavuşturduğu ve bireyselleştiğinin test edildiği spor dalı olduğunu,
2.Yüzücülerin; antrenmanlarda ve yarışmalardaki disiplin anlayışının ve 
ruhen (yüzücü psikolojisi) gelişiminin sağlanmasının yüzme 
antrenmanları ile birlikte deneyimli eğitmenler tarafından 
yönlendirilmesinin zorunluluğunu;
Hz.Mevlanın öğretileri, Hz. Mevlana ile aralarında asırlarca fark olan ünlü 
psikolog Carl Gustav Jung ile Macar Pozitif Psikolog Mihaly 
Csikszentmihaly bilim adamlarının teorileri ışığında inceleyeceğim.
Hz.Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin (1207-1273) öğretisi ; insanın ruhsal ve bedensel dengesi ile evrensel uyumu kapsamaktadır.
Hz.Mevlana'nın,denge,yoğunlaşma (teslimiyet) ,sabır (disiplin), ruhen ve 
fiziken akışta kalma kavramları ile yüzme sporundaki "denge, 
yoğunlaşma,uyum,sabır(disiplin) ve akış" arasında güçlü bir bağ olduğu 
düşüncesindeyim.
Carl Jung’un (1875-1961) teorileri ise birey, bilinç ve bilinçdışı arasında bir 
denge kurarak bireyleşme sürecini tamamlar. 
Yüzücünün,su içinde dengeyi sağlayarak başarıya ulaşma çabasında da bu benzerlik bulunmaktadır.Ayrıca,
bilinç (suyun üstünde kalma) ve bilinçdışı (suyun içindeki hareketin 
akışı) arasındaki bu dinamik ilişki, yüzücünün kendisini tanıması ve 
performansını devam ettirme gayreti ile örtüşmektedir. 
Macar psikolog Mihaly Csikszentmihalyi’nin(1934-2021) 
Flow State (Akış Durumu) teorisi ise; bireyin yaptığı bir işe tamamen 
odaklanıp zihinsel ve fiziksel sınırlarını aşarak zamanın akışını unuttuğu bir "optimum deneyim" durumunu ifade eder.
Şimdi bu ortak bağları aşağıdaki başlıklar altında sunacağım.
1. Su Metaforu,akışa (Flow State) uyum: 
Mevlânâ’nın en bilinen metaforlarından biri "su ve akış,akışa uyumdur.". 
O, hayatı ve evreni sürekli hareket eden bir nehir ya da deniz olarak 
tasvir etmektedir.
Ayrıca, Mevlânâ’nın şu sözüyle hem fiziki 
olarak hem de psikolojik olarak bir bağlantı kurulabilir:
“Sen nehrin akışına kapıl, akıntıya karşı yüzmeye çalışma.” 
Bu akışa uyum sağlamak, insanın kendi iç dünyası ve dış dünyası ile 
mutlak uyum ve denge içinde hareket etmeyi vurgulamaktadır.
Yüzme sporunda,yüzücünün tüm engel ve dirençlere rağmen onları 
yenmek için vücudunun ritmini su ile özdeş hale getirmesi anlamına 
gelir. 
Yüzücü, kendisine direnç sağlayan su içindedir, akışı kolaylaştırıcı 
ruhsal ve bedensel teknik döngüler içine girmesi zorunludur.
Carl Gustav Jung'un dört temel fonksiyonuna göre; akışta uyum ve 
denge ise;
Algılama: Suyun içinde vücut pozisyonunu hissetmek.
Sezgi: Su içindeki hareketlerin akışına uyum sağlamak.
Düşünme: Teknik ve form hakkında mantıklı kararlar vermek.
Hissetme: Yüzme sırasında suyla kurulan duygusal bağ. 
Bu fonksiyonların geliştirilmesi, yüzücüye; başarılı sonuçlar 
sağlayacaktır.
2. Denge ve İçsel Huzur:
Mevlânâ, insanın kendi içinde denge bulması gerektiğini vurgular. Bu 
denge, hem ruhsal hem de bedensel bir uyumu ifade eder ve içsel huzuru 
sağlar.

2 Aralık 2024

KURBAĞALAMA YÜZEN BİR MASTER YÜZÜCÜSÜNÜN SERBEST STİLLE SINAVI

KURBAĞALAMA YÜZEN BİR MASTER YÜZÜCÜSÜNÜN SERBEST STİLLE SINAVI
55 yıl önce, Antrenörler genel olarak kurbağalama yüzen yüzücülerine serbest stil yüzdürmezlerdi.
Ben de Adana Sulama Kanalından Adana Palmiye ağaçlı Yüzme Havuzuna transfer olduğumda, Antrenörüm Rahmetli Ünsal Fikirci, bana sen çok iyi kurbağacı olursun dedi ve o günden 2023 yılına kadar 55 yıl, yüzme havuzu; açık su (5K,3K,2K) ile Kıtalar arası İstanbul Boğaziçi yarışmalarında 7K. Kurbağalama stilde yüzdüm.
2023 yılında Açık Su uzun mesafeli yarışmalarda Kurbağalama yüzmemin sağlığımı bozacağı uyarısı ile Serbest Stili öğrenmeye ve antrenmanlara başladım.
Makalemde, serbest stil antrenmanlarımda çektiğim zorluklar ve iki stilin bir master yüzücüsü üzerindeki ruhsal ve fiziki 
etkilerini deneyimlerimle aşağıdaki başlıklar altında açıklayacağım.
1. Farklı stil ve beden hareketleri
Kurbağalama yüzmede gövde suyun üstünde kalça ve ayaklar suyun içinde ve gövde dalgalı bir hareket izlerken, serbest stilde vücut daha düz ve su yüzeyine paraleldir. Bu değişiklik, özellikle başlangıçta denge ve koordinasyon sorunlarına yol açtı. 
2. Kol ve Bacak Hareketlerindeki Farklılıklar
Kurbağalama stilinde kollar simetrik şekilde göğüse kadar çekilip hızlı bir şekilde ileri atılır  ve bacaklar da simetrik olarak kurbağa tekmesi yapar. Serbest stilde ise kollar dönüşümlü olarak dönerek hareket eder ve bacaklar sürekli olarak suda küçük ve hızlı vuruşlarla destek sağlar. Bu hareketlerin alışkanlık haline gelmesi zaman aldı.
3. Nefes Alma Tekniği ve istikametin kontrolu
Kurbağalama stilinde nefes almak her kol çekişinde yapılabilir, ancak serbest stilde doğru zamanda ve genellikle yan tarafa dönerek nefes almak gerekir. Bu, başın suyun içinde ve dışında dengeli bir şekilde hareket etmesini gerektirir, bu da başlangıçta oldukça zorlayıcı oldu.
Kurbağalama yüzerken, çevre ve  istikamet rahatlıkla görülebileceği için istikametin belirlenmesi ve muhafazası kolaydır.Bu durum yüzücüye hem rahat nefes almada hem de durum üstünlüğü sağlar.Bu nedenle kurbağalama askeri yüzme tekniğidir.  Serbet stilde bu üstünlükler yoktur.
4. Dayanıklılık ve Hız uyumu.
Kurbağalama genellikle daha düşük hız ve daha fazla güç gerektirirken, serbest stil 
hız ve dayanıklılığa daha çok odaklanır. Bu, farklı bir antrenman yaklaşımı ve kas grubu geliştirmeyi gerektirdi.
5. Çoklu Kas Hafızalarının yeniden uyumu
Kurbağalama tekniklerinde uzmanlaşan yüzücülerin kas hafızası bu stildeki hareketlere alışmıştır. Serbest stilin akıcı ve hızlı ritmine geçiş, zaman aldı ve başlangıçta çok yorucu oldu.
Kurbağalama ve serbest stil yüzme sırasında kullanılan kaslar, hem üst hem de alt vücut kaslarını kapsar.
Ancak, bu iki yüzme stilinde kasların kullanım şekli , yoğunluğu ve uygulanan gücün  oldukça farklı olduğunu fark ettim. 
İşte tıbbi isimleriyle kullanılan kaslar ile her iki stilde ortak olan kaslar aşağıda belirttiğim şekildedir.
Kurbağalama Yüzme Sırasında Kullanılan Kaslar:    

 1. Üst Vücut:
M. pectoralis major (göğüs kası)

M. latissimus dorsi (sırt kası)

M. trapezius (üst sırt kası)

M. deltoideus (omuz kası)

M. biceps brachii (ön kol kası)

M. triceps brachii (arka kol kası)

M. serratus anterior (kaburgalar üzerindeki kas)

2. Alt Vücut: 


M. rectus abdominis (karın kası)

M. obliquus externus (dış oblik kaslar)

M. gluteus maximus (kalça kası)

M. adductor longus ve brevis (iç uyluk kasları)
M. quadriceps femoris (ön uyluk kası)
M. gastrocnemius ve M. soleus (baldır kasları)

Serbest Stil Yüzme Sırasında Kullanılan Kaslar:

1. Üst Vücut:

M. pectoralis major

M. latissimus dorsi

M. trapezius

M. deltoideus

M. biceps brachii

M. triceps brachiiM. serratus anterior

2. Alt Vücut:
M. rectus abdominis

M. obliquus externus

M. gluteus maximus

M. quadriceps femoris

M. hamstrings (arka uyluk kasları)
M. gastrocnemius ve M. Soleus

Her İki Stilde Ortak Olan Kaslar:

1. Üst Vücut

M. pectoralis major

M. latissimus dorsi

M. trapezius

M. deltoideus

M. biceps brachii

M. triceps brachii

M. serratus anterior

2. Alt Vücut:

M. rectus abdominis

M. obliquus externus

M. gluteus maximus

M. quadriceps femoris

M. gastrocnemius  
M. soleus
Her iki stilde kaslardaki Farklılıklar:
Kurbağalama: İç uyluk kasları (adductor longus ve brevis) daha aktif rol oynar. Ayak hareketi "kurbağa vuruşu" gerektirdiği ve ayaklar yana kıvrıldığı için kasların senkronizasyonu benzememektedir.
Hatta birbiriyle zıt durumdadır.  
Serbest Stil: 
Arka uyluk kasları 
(hamstrings) ve kalça kasları daha belirgin şekilde çalışır, çünkü sürekli kalçadan başlayan parelel bir tekme hareketi vardır.
Her iki stil, koordinasyon ve doğru teknikle kasların etkin kullanımını gerektirir, ancak vücut dinamikleri,nefes, hareket,koordinasyon ve ritimleri farklı olduğu için bazı kaslar farklı hatta birbirine zıt şekillerde çalışır.

6. Suyun Direncine Uyum Sağlama
Kurbağalama yüzmede, bacakların geniş hareketleri suyun direncini artırmaktadır. Serbest stil ise daha dar bir profil gerektirdiği için daha kolay uyum sağladım. Vücut pozisyonunu buna göre ayarlamak başlangıçta oldukça zor oldu.
7. Antrenman Motivasyonu ve Psikolojik Engeller
Bir stilde uzmanlaşmış yüzücünün, yeni bir stile geçişte başlangıçta kendini yetersiz hissediyor,hemen Kurbağalama 
pozisyonuna geçmek istiyor.
Bu durum,yüzücünün motivasyonunu oldukça etkiliyor.  Serbest stil öğrenme sürecini de uzatıyor.
Sonuç olarak;
Kurbağalama yüzme stili ile Serbest Stil arasında oldukça büyük fark ve benzemezliklerin bulunduğunu yaşayarak deneyimledim.
Özellikle 55 yıl, kurbağalama yüzen bir master yüzücüsü olarak, yüzmenin bedensel bir etkinlik olmasının yanı sıra, zihinsel bir odaklanma ve denge gerektirdiğini de tekrar tekrar deneyimledim.
Yüzerken kişi hem fiziksel olarak dengede kalmak hem de zihinsel olarak hareketlerini kontrol etmek için bu akış durumuna ihtiyaç duymaktadır.
Öğrenim sürecini azaltmak ve başarılı olması için; yüzücünün, suda yaşadığı gel 
gitlerin etkisinde kalmaması zorunludur.
Zorlandığım zaman hemen Kurbağalama stiline dönerek rahatlama isteğini gidermek için; antrenmanlarda 3-5-7 kol tempolu serbest antrenmanlara ve sualtı 2-3-5 kol Kurbağalama antrenmanlarını uyguladım. Oldukça etkili sonuç vermektedir.
Carl Jung’un psikolojik teorileri dört temel psikolojik fonksiyonu (düşünme, hissetme, algılama ve sezgi), yüzmede özellikle stil değişmelerinde ve şampiyonalarda fiziksel ve zihinsel süreçlerine uygulanabilir yöntem olarak ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca, yüzücünün, Macar psikolog Mihaly Csikszentmihalyi tarafından tanımlanan"flow state" (akış durumu) olarak bilinen, yüksek konsantrasyonlu bir ruh haline girmesine de ihtiyaç duyulur. 
Gelecek makalemde bir master yüzücüsünün; gerek Carl Jung'un dört 
temel psikolojik fonksiyonu ile Macar psikologMihalyCsikszentmihalyi'nin "flow state" akış durumu teorilerinin yüzmeye uygulamalarına yönelik kendime özgü yapmış olduğum deneyimlerimi anlatacağım..
"Teoriler masa başında yazılır önemli olan suda azimle uygulanabilirliği ve sürdürülebilirliğidir."
Beni Adana Sulama Kanallarında çimerken (yüzerken), Adana yüzme havuzunda bilimsel ve emniyetle yüzmem için Ünsal Fikirci Antrenörüme teslim eden anam, Ünsal Fikirci ve yol göstericim Ruhi Polisçi'nin ruhları şad olsun! Minnettarım.

Mehmet YÜCEBİLGİÇ 
Rekortmen Master Milli Yüzücü