ve bedeninin bir dansıdır.” Başarılı yüzücülerin üstünlükleri,su içindeki
denge,ruh ve bedenin , suyun ritmine
uyum sağlanmasından kaynaklanmaktadır.
Yüzücünün verimli sonuçlar alabilmesi için; fiziksel denge ile birlikte ruhsal dengeye gereksinim duyar. Ruhsal huzur noksanlığında içsel huzurun da yetersizliği yüzücünün verimliliğinin düşmesine neden olur.
3. Yoğunlaşma, anı düşünme ve ritmik hareket:
Mevlânâ'nın düşüncesinde yoğunlaşma, semâ sırasında yaşanan derin ruhsal bir haldir. Yüzme de benzer şekilde zihni boşaltmayı ve anda kalmayı gerektirir.
Yukarıda açıkladığım yüzücünün yarışma esnasındaki en kritik an; su
ritmine uyumunda;sadece "ana odaklanma"esnasında uygulayacağı
yöntemdir.
Bu her yüzücünün karakterine göre farklılık gösterebilir.
Genel olarak anlık odaklanma usullerinden bazıları; yüzme sırasında
nefes düzenine odaklanmak,kol veya tekme saymak,bedende core
bölgesine,veya yüzücünün bağ kuracağı ve etkileneceği bir ismin
tekrarına (Avustralyada one aligator two aligator vb.) odaklanmadır.
Bu odaklanma, yarışma halindeki yüzücüyü, yan düşüncelerden
arındırarak sadece hareketlerin ritmine uyum sağlamayı da kolaylaştırır ve anı düşünme halini destekler.
Bu kritik durumu; Pozitif Psikolog Macar MihalyCsikszentmihalyi'nin
teorisiyle de açıklamak istedim.
Flow state durumu, bireyin kendini tamamen bir etkinliğe kaptırdığı,
yüksek disiplin, odaklanma ve tatmin duygusuyla dolu olduğu bir psikolojik
durumdur.
Csikszentmihalyi’ye göre, bu durum bireyin becerileri ile karşılaştığı
zorluğun dengede olduğu bir noktada ortaya çıkar.
Flow sırasında yüzücü; zaman algısını kaybeder: Zaman ya çok hızlı
geçer ya da tamamen önemsiz hale gelir.
Kendi bilincinin farkındalığını unutur: Yüzücü "kendiliğinden" hareket
eder ve kaygı veya aşırı düşünceler ortadan kalkar.
Tam bir kontrol hissi yaşar, yarışma,antrenman ( faaliyet) ne kadar zor olursa olsun kişi kontrolü kaybetmeyeceğinden, yaptığı işin sonucunu;kendi ruh ve bedeninin içinde bulunduğu(ortamın) suyun da sesi ile bir ritmik bütünlük ve birlik içinde anı yaşar ve buna göre hareketini sürdürür.
Sonuç olarak;
Hz.Mevlânâ ve kendinden asırlar sonra yaşayan ünlü Carl Gustav
Jung’un ve Macar Pozitif Psikolog Mihaly Csikszentmihaly düşünceleri
ile yüzme sporu arasındaki derin bir bağ kurulabileceğini, uygulanması
ile yüzücülerin yarışma tempolarına verimlilik katacağı konulu makalemi
bu satırlara kadar sabırla okuyan sizlerle paylaşmış bulunmaktayım.
Yüzme ve yüzücülerin sudaki faaliyetleri: Hz. Mevlânâ’nın vurguladığı gibi, insanın doğayla, ruhuyla ve evrenle uyum içinde olması için bir metafor görevi görebilir.
Jung’un dört temel psikolojik fonksiyonu (düşünme, hissetme, algılama ve sezgi), yüzmenin fiziksel ve zihinsel süreçlerine
uymaktadır.
Bu, insanın;kendi iç dünyası ve içinde bulunduğu dış dünyası olan su
içindeki hareketleri ile denge ve uyum içinde olmasını sağlayarak
hidrodinamik akışkanlığı elde edecektir.
İncelememin başında da belirttiğim gibi yüzme sporunda ; özellikle
yarışmaya katılacak yüzücülerin verimliliği; fiziken havuz ve karada
yapılan kuvvet,güç ve dayanıklılık antrenmanları ile antrenörlerin işlev
öncesi yapmış oldukları moral kazandırıcı bir kaç söz ile artırılması
yeterli olmamaktadır.
Yarışmacı yüzücülerin,öncelikle ruhsal yönlerini kuvvetlendirmek,katılacakları antrenman ve yarışmaların zorluklarına katlanacakları yüksek disiplini aşılayabilmek esastır.
Bilindiği üzere disiplin; kişinin istemediği şeyleri yapmak ve koşulları
yaşamak, istediği şeyleri de yapamamak ve yaşamamaktır. Kişinin direkt olarak iradesi ile ilgilidir.
Oysa motivasyon; dışarıdan kişiye enjekte edilen hareketlendiricilerdir.
Kişinin bu harekete geçiriciler ile hızlanması,canlanması kısa sürelidir.
Zira insan, daima kolay olanı tercih eder.
Master yüzücüleri dahil tüm yüzücülerin; sürdürülebilir ,verimli ve
başarılı olmalarında; disiplini temin ve uygulanmasında,tetikleyici unsur
ebeveyn, eş ve canı gönülden destekleyen arkadaşlarıdır.
Mehmet YÜCEBİLGİÇ
Rekortmen Master Milli Yüzücü
17 Aralık 2024











Derken ağaçlıklar içinde kıprayan ve tan yerinin ağarmaya başladığını muştulayan bülbül sesleri, bizlerin yürüyüşüne eşlik etmeye başlamıştı…


Gökçesaray Yaylasına vardığımızda Hüseyin ve Selim Bey ve onlara yardım eden arkadaşlar kahvaltı için hazırlık yaptı…
Uzun mezar Tepedeki kısa mola sonrası manzarayı seyrettikten sonra diğer tepeler de bir biri ardına arkamızda kalıyordu.
Asırlık kayın ormanları arasından geçerek bir tepenin ön yamacında durup aşağımızdaki Küçük Karapınar yaylasını kuşbakışı seyrediyoruz…
Yol boyu on binlerce sinek içinden geçiyoruz, bayır yukarı verdiğimiz ayak üzeri molalarda yarenlik etmeye devam ediyoruz... 
Hepimiz yorulmuştuk ama bir çift vardı ki Gamze ve Hasan GÖLER çifti onların hali ve birbirlerini koruma hissi hala gözümüzün önünde…
Burada fotoğraf ve kamera çekimleri tamamlandıktan sonra Tavşan suyu deresi kenarındaki toplanma noktamıza varışımız yaklaşık iki saati buldu… Tepeden aşağı inerken yokuş öylesine dik idi ki anlatamam… Ayaklarımızın ağrısının tadına bile varamadan kemikli sivrisineklerin taarruzuna maruz kaldık… 

